Sadakatli çalışan profili oluşturabilmek, hem kurum içi toplantılarda hem de kurumsal yayın mecralarında, üzerine en çok konuştuğumuz konulardan birisi.
Davranış modellerinin, değişen dünya dinamikleri sebebiyle sürekli güncellenmesinden kaynaklı, bu çalışan profilin oluşması için gerekli reçeteyi bir türlü bulamadık.
Tabi tüm bu reçete arayışımızın altında yatan asıl amaç; “verimlilik” fitilini şirket içinde ateşleyebilmek. Fakat çalışan sirkülasyonunun yüksek olması, şirket verimliliğinin önündeki en büyük engellerden biri. Sürekli değişen çalışan profili, beraberinde şirket içi istikrarsızlığı, karmaşayı ve dış söylemlerde tutarsızlığı getirmekte. İçten dışa yansıyan bu tutarsızlık hali, kısa bir zaman sonra diğer paydaşlara ve en sonunda nihai müşteriye yansımakta.
Tüm bu olumsuz sonuçları tekrar tekrar deneyimlemesine rağmen, “Mutlu çalışan eşittir mutlu müşteri,” denklemini bir türlü benimseyememiş şirketler, bildikleri tek bir sloganla, çalışan motivasyonunu yönetmeye çalışıyor:
“Biz kocaman bir aileyiz.”
Kurumsal bağlılık ile ritüellerin doğrudan ilintili olduğunu keşfetmiş bazı şirket yönetimleri, finansal avantajlar sunmanın yanı sıra şirket içi duygusal birliğin oluşması için, istikrarlı bir çalışma süreci yürütmekte. Mevcut şirket kültürü göz önüne alınarak kurgulanmış, herkesi dahil eden, belirli periyotlarla veya belirli şartlar sağlandığında düzenlenen bu faaliyetler, düzenli bir şekilde sürdürüldüğünde, bir zaman sonra şirketin “ritüelleri” haline dönüşür ve hiçbir reklam ajansından satın alamayacağınız kadar özel bir hizmet kalemi olan “kurum ruhu oluşturma sürecini” size kendiliğinden sunar. Bu sürecin ilk çıktısı; kuruma olan çalışan bağlılığın artması şeklinde gözükse de, uzun vadede verimlilik ve marka değerinin artması olarak yansıyor.
Kurumsalda kullanmaya alışkın olduğumuz alternatif söylemlerden ve TDK’nin ritüel kelimesine getirdiği açıklamadan kaynaklı, bu kavram sizlerde direkt olarak bir dini tören algısı yaratmış olabilir. Aslında bu algınız kısmen doğru. Ritüel kelimesi yerine faaliyet, organizasyon ya da aktivite gibi kelimelerde pek ala kullanılabilirdi. Fakat burada kurumsal bağlılık için elzem olduğunu iddia ettiğimiz şey; sosyalleşme odaklı şirket eğlenceleri değil, ritüele katılan herkes tarafından kutsal kabul edilen bir tür birlik olma törenidir.
Ritüellerin insan grupları üzerindeki etkilerini uzun yıllar boyunca inceleyen ve Etkileşim Zincirleri Kuramını ortaya koyan Amerikalı Sosyolog Randall Collins, “Interaction Ritual Chains” isimli yayınında şu açıklamaları yapıyor: “İki veya daha fazla kişinin aynı mekândaki fiziksel varlıkları, birbirini etkiler. Ritüele katılanlar arasında duygu paylaşımı yaşanırken, dışarıdakiler duygusal olarak dışlanırlar. Ritüele katılanlar, ortak nesneler, eylemler ve iletişim yoluyla birbirlerine odaklanırlar ve odaklandıkları ortak noktanın farkındadırlar. Katılımcılar böylece, ortak ruh halini ya da duygusal tecrübeleri paylaşırlar. Ritüel katılımcıları için çıktı olarak; grupdayanışması ve grup üyeliği duygusunu ortaya koyabiliriz. Ritüele katılanlarda oluşan duygusal enerjiyle kendine güven, zevk, güç vb. duygusal hisler oluşur. Ritüelin gerçekleştirilmesi sırasında kullanılan semboller, kelimeler, jest ve mimikler yoluyla kolektif birleşim sağlanır. Diğer taraftan, grup üyeleri arasında, grubu bir arada tutan semboller yoluyla oluşan kutsal bağlılık duygusu ahlaki hisleri de güçlendirir.” Ritüellerin tek taraflı olamayacağının altını çizen Collins, dahil olan kişilerin içinde bulunduğu ruh halinin, ritüelin sonraki süreçlerini direkt olarak etkileyeceğini belirtir.
Yani özetle bütün bir yıl mobbing uyguladığınız çalışanlarınız için düzenlediğiniz bahar piknikleri veya Happy Friday konseptli eğlenceler, onlar için eziyet, sizin içinde yalnızca masraf kaleminden başka bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla ritüeller aracılığıyla kurum ruhu oluşturmaktan bahsediyorsak, çalışanlarınızın duygu durumunun ilk başlarda en azından asgari bir düzeyde memnuniyet içermesi gerekiyor.
Yine Collins’in Etkileşim Zincirleri Kuramına göre; mikro ölçekte gerçekleştirilen, zamana yayılan ve tekrara dayalı etkileşimler, bir süre sonra makro ölçekte bir etkileşim yapılanmasına dönüşmektedir. Makro ölçekteki etkileşim, ardından kolektif bir ruh birliğine dönüşerek, ritüelin parçası olan herkesi organik bir bağla birbirine bağlamaya ve dışarıda kalanları pozitif bir tutumla dışlamaya başlar. Ve hepimiz biliyoruz ki; birey için bir grubun parçası olmak ne kadar motive ediciyse, dışlanmak da yine aynı derece etkili bir korku öğesidir.
Aynı zamanda Collins’e göre; ritüel sırasında yapılan konuşmalar, diğer zamanlara göre çok daha etkili olmaktır. Verilen haber kötü bile olsa, ritüel içindeki katılımcılar arasında oluşan duygusal bağ sebebiyle kendilerini güvende hissedecekler ve olumsuz haberleri minimize ederek algılayacaklardır. Birlik olma duygusunun etkisiyle, gruplar içi çatışmaların azalacağı ve güven duygusunun artacağını belirten Collins, ilk başlarda gözle görülür olmayan ama daha sonra herkesçe fark edilen tam uyumluluk halinin tüm gruba yansıyacağını belirtiyor.
“Uygulanabilir Kurumsal Ritüel” arayışındaki şirketler için ipuçları:
Her cuma sabahı istisnasız tüm şirket kadrosunun eşlik ettiği sabah kahvaltıları, çalışanlar ve ailelerinin katıldığı yeni yıl yemekleri, o ayın en yüksek satış rakamına ulaşan kişinin ofisin ortasındaki büyük çanı çalması ve tüm ofis arkadaşlarının onu alkışlaması, işe yeni başlayanlar için yapılan özgün ve sıcak hoş geldin karşılamaları vs. vs…
Az önce okumuş olduğunuz örnekler için “Bu kadar mı yani?” diye sorabilirsiniz. Aslında evet… Bahsettiğimiz şey tam olarak bu kadar basit ve bu kadar insani. Çalışan ile şirket arasındaki bağlılığı arttırabilmenin çözümünü genelde büyük satın almalarda veya karmaşık organizasyonlarda aradığımız için, bu verdiğimiz örnekler gözünüze yetersiz gelebilir. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi çalışanlarınızın duygu durumu hali hazırda memnuniyet seviyesindeyse, samimiyetle yaptığınız mikro ölçekteki istikrarlı çalışmalar, yakın zamanda makro ölçekteki güçlü etkileşimlere dönüşecektir. Bu yüzden ilk olarak başlamanız gereken nokta; şirketinizin uzun vade çalışılabilir bir kurum olması için gerekli alt yapı çalışmalarınızı tamamlamak ve iletişim tonunuzda samimiyeti ön plana çıkarmak olmalıdır.
Kültürünüze ve kimliğinize uygun olduğuna inandığınız ritüellerden öncelikle siz keyif almalı ve istikrarlı bir şekilde uygulamaya koymak konusunda takipçi olmalısınız. Söylemleriniz değil, yarattığınız ritüeller sizi kocaman bir aile yapacaktır.
Ve şunu unutmayın ki; mutsuz ailelerin kavgaları, mutlu ailelerin ise bir araya gelebilmek için yaratmış oldukları ritüelleri vardır.
Yorumlar (3)